Açılış şarkısı!
Ben
dilinde bir şeyler yazmak istemiyorum. Ben aslında şöyleyim, ben şöyle severim,
benim tarzım şudur budur, ben her şeyin iyisini bilirim bla bla bla. Cümle
içine İngilizce sokuşturmaları da sevmem aslına bakarsanız ama bu detay bile
bir bencilik. Bakınız bencillik değil, ben-cilik. Kişinin dünyayı kendi
etrafında döndürüşünü sevmem, evet “Her şeyden önce sen gelirsin” ve “Senden
değerli hiçbir şey yok” tırıvırıları ne kadar doğru bir o kadar da teselli
edici olsa da kendimizi fazla ön plana koymadan bir şeyler anlatabilmeliyiz
karşımızdakilere. Bu da varoluşumun en uzun cümlesi olarak kayda geçsin lütfen.
Sözün
özü; dinlemeyi bilmeli insan. Çevremde, çevremizde bu çok basit görünen şeyi
başarabilen pek çok insan yok. Herkes iyi bir dinleyici olduğunu iddia edebilir
ama iyi bir dinleyici olduğuna inandığım çok nadir insan tanıdım şu kısa
ömrümde. Belki de şımarık insanların beni bezdirmesindendir bu serzenişlerim.
Biraz dinleyin be bizi. Anlatacak çok şeyimiz var. Biraz oturun bekleyin,
sözümüzü kesmeyin hele ne ufuklar açacağız önünüzde. Yeni ufukların sevdalısı
olan ben başkalarının hayatlarına küçücük de olsa bir pencereden bakabilmeyi
sevmişimdir her zaman. Neden küçücük bir pencere? Çünkü herkesin sakladığı en
az bir, en fazla milyonlarca yüzü vardır. Sana göstermek istediği pencereyi açar
ve oradan öyle boş boş bakarsın içeriye.
Hala el
yazmaları döneminde olsaydık eminim ki benden olurdu. Benden olurdu ya. El
yazımda özgürlüğüm var çünkü. Teknoloji düşmanlığı değil bu evet şuanda da tek
bir kelimeden sonra kayıp gidiveriyor ellerimden ama yine de el yazımı ayrı bir
seviyorum. O benim özgürlüğüm. Teknoloji düşmanı falan da değilim bu konuda
anlaşalım, ömrümüz kaç iPhone daha görmeye yetecekse sanki. Meslektaşım Mandıra
filozofu der ki bunu bulan Steve Jobs bile dört tanesini görebildi. Çok
kasmayalım yani teknoloji derken. O yeter. Bunu fakirliğimden söylüyor olabilme
ihtimalim de yüksek tabi belki de evim meşhur Macbooklarla dolu dizayn da
olabilirdi. Nasip.
Teknolojiyi
doğru ve yerinde kullanma taraftarıyım tabii. Tüm Türk halkı gibi. Eski
sevgilimizin yeni sevgilisinin çeşitli sayfalarını takip etmek dışında bir
şeyler yapabilmek gibi mesela. Sizlere bu konuda uzman birini gösterebilirim;
Petemon. Muhtemelen siz bu satırları okurken çok sevgili kız kardeşim çoktan
bir fenomen haline gelecektir. Hatta boyu kadar kitap yazmış şuanda Ankara’da
bir imza günü veya söyleşi gerçekleştiriyor olabilir. Kim bilir.
- "Hindistan cevizine seni bulasalar
yerim Yasemin!"
/
Petek Oturanoğlu, Ekim 2014, Manisa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder