11 Şubat 2015 Çarşamba

Adalı Kuzu

Bir “adam” daha tanıdım fani ömür denen ne idüğü belirsiz boşlukta. Önce “kardeş” dedim, sonra baktım ki öz kardeşim olmuş. Bir kız çocuğunu en çok babası korur kollar, hadi onu da yapamadı uzaktan uzağa o mesafelerde, “ne yaparsan yap arkandayım” der. Bana o güveni işte bu oğlan kardeş verdi. Hep istediğimiz sorgulanmamaktır şu hayatta. Yaptığımız saçmalıkları sorgulamasın isteriz eşimiz dostumuz. Ama o Deniz ADA sorguladı bana dair olan her şeyi. Sorgulayışında suçlama yoktu, özbeöz kardeşlik vardı. Çünkü Ece’sini nasıl sahiplendiyse gurbetinde, sınavında, beni de öyle sahiplendi. Belki daha çok doluydum ona göre bu gurbetlerde. Ama yalnızdım işte. O da hiç bırakmadı elimi. Yarın Hamburg’una dönse de, on yıl dahi geçse bir araya geldiğimizde kaldığımız yerden devam edeceğiz eminim. 
Neye mi? 
Rakı içmeye.



Rakıyı sek içer o. Adamlığını test etmeyi o saatten sonra bıraktım zaten. Yani rakıyı susuz içtiğini gördükten sonra.
Karşındaki arkadaş, eş, dost her neyse senin kahvenden tut rakına kadar neyi nasıl içtiğini biliyorsa, ötesi sorgulanmaz.
Bizde beklentiler hep düşüktü. Sadece istedik kardeşimiz rakıyı nasıl içtiğimizi bilsin. Öyle olursa bizi iyi tanıyordur çünkü.
Zerre tanımadığın biriyle gece üçten sabah ona kadar sohbet edebiliyorsan dinlemeyi iyi biliyorsun demektir.
Ben iyi bilirim –mütevazi olamam– o da çok iyi bilir dinlemeyi. Küçümsemeyelim, herkes karşısındaki dinlemez dinleyemez kolay kolay.
Kan çekmiş bir kere canına yandığım Ege’sinden. Acılarımız, yaşadıklarımız bir olmasa da birmiş gibi yapmayı öğrendik.
Hayallerimiz de bir oldu bak şimdi. Ona göre Hamburg’da, bana göre Ayvalık Alibey Cunda adasında bir sahil meyhanesi.
Mavi beyaz tüm sandalyeler ve müziklerin sıralamasını bizim yaptığımız.
Aslında sadece ‘playlist’ yapmak için meyhane açmak istediğimiz doğrudur. Mekanı biz batırırız diye de düşünmüyor değiliz ama, hayal ya işte. Çardaklar olsun üstünde, herkes efkardan içsin, keyfe rakı içebilen azdır çünkü.
Bir de ne öğrenmiştik “önce kiminle içtiğine bakacaksın sonra kime içtiğine, çünkü kolay kırılır rakı kadehi” tabelamız olsun.
Bizi kimler yarı yolda bıraktıysa ders olsun birer birer, biz birbirimizin kıymetini bildikten sonra önemi yok mekanların.
Özetle bu adam benim düğünümde kerimoğlu oynayacak adamdır a dostlar. Daha nasıl göstereyim ki sevdiğimi? Benim için kıstaslar böyle; rakıyı susuz içenler, kerimoğlu veya harmandalı oynayabilenler. Ama bizler için, bizim yanımızda.
İyi ki varsın Deniz ADA, sarhoşun mektubu okunur mu okunmaz mı tartışalım istersen gel bi. Umarım hayal ettiğin her şey senin kapını çalsın daha fazla emek sarf etmeden. Ki gitme bir yerlere.

Eğer çevrende senin muhabbetini seven ya da sadece muhabbetin için her gün hem de her gün yanına gelen insanlar varsa, onları kimselere değişme!
Bugüne kadar her şeyi ben yapacağım, çözeceğim diyordun hani noldu?
Sadece sabahları seni işe bırakan adama kızıyordun “benliğimden gidiyor” diyerek. Noldu da koyverdin şimdi, noldu da senin için çabalayanları hoş görüyorsun?
Çünkü çıkarsızlar!
İyi ki de varlar.

Hadi gel saçma sapan bir dürümcüde gitar çalıp Haktan şarkıları söyleyelim Beethoven’cuların yanında.
 




Senin bu hayatta yitireceğin hiçbir şeyin yok. Bu dünyaya çırılçıplak geldiğinin ve çırılçıplak öleceğinin de farkındasın. Şimdi de çırılçıplaksın işte, ne çıkar var, ne korku, ne endişe: Bembeyaz bu boşluk sendeki. Zaten oldum olası hep uçurumun kenarında yaşadın; ancak bu sefer farklı! Şiirin tamamı için: Saman Sarısı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder