13 Ocak 2015 Salı

Erken Ölümler

O ve onun gibilerin gidişlerine değil, umutlarımın bir defa daha yerle bir oluşuna ağlamıştım o gece.
Hayal kırıklığına uğramaktan çok korkarım derdim hep, bu yüzden hayal kurmam. Sizler o hayalleri zorla kurdurttunuz bana. Gözümde canlandıran bana onları bir bir betimleyen hep sizlerdiniz bayım.
Ben dene-yanıl yöntemiyle ayakta kalıyorum neyse, bu sefer de olmadı. Hala çok geç değil. Bu da olacakmış. Bunu da yaşayacakmışım.
Bir “Tamam geçti, korkma” cümlesi için abartmaksızın birçok şeyi feda edebileceğim bir geceydi.
 “Umut uyanık adamın rüyasıdır.” Demişti Aristo ve ilk gençlik yıllarım boyunca felsefem haline gelmişti.
E şimdi ne oldu öyleyse?
Ben aşktan sevgiden geçtim, daha büyük sorunlarım var, aşk kelimesi bile midemi bulandırıyor diyen Yasemin’e ne olmuştu şimdi?
Yazdıklarım –ya da yaşadıklarım-  kimsenin umurunda olmaz diye çıkmıştım yola. Bir bakıma umursamadan başladım anlatmaya. Dinlemezseniz de dinlemeyin dedim, benim ruhum arınsın da yapıp ettiklerinizden.
Velhasıl beni dinlediklerine inandığım insanlar oldu, hatta öyle ki üstlerine alınanlar bile.
Hiç tanınmamışım yıllarca! Bingo!
Güzelce gizlemişim acıları Polyanna maskemin altına.
Maskeyi yanlış anlama hemen, o mutluluk sıçan tiplemeyi canlandırma gözünde.
            Bir çıkış noktasına ihtiyacım var.
Nereden başlayacağımı bilemiyorum bir türlü. Hep sanırdım ki bir gün hayatımdan gelip geçen tüm insanları enine boyuna araştıracağım ve birisiyle paylaşacağım. O satırlarla ve sarı samanla buluşturacaktı benim hikayemi. Ayşe Kulin’in Bora’sı gibi. O hayaliydi sanırım ama neyse. Ve tüm bunlar ben koca bir nine olduğumda gerçekleşecekti, insanlar halime bakıp “Çok yazık!” diyecekti. Tırnak arasını sen de doldurabilirsin.

-Beni çabucak unutmuş olabilirsin, bilirsin severim balıkları-

Sonra?
            Öncesi gibi,
                        Öncesi kadar çok,
                                   Öncesi kadar fazla.



“Birazdan kudurur deniz”
Bu geceler için yazılmış olmalı. Antalya’daki ilk günlerimde bu şehrin yağmurlarını sevmemiştim.
Çok nadir insan sever bu yağmurları. Ya da şöyle izah edelim.
Bir şişe vodka içen herkes sever yağmurda yalınayak koşmayı.
Şimdi ise kimsenin işine gelmeyen bu kasvetli yağmurları en çok ben seviyorum.
Bugün de hayatımın farklı bir miladı olsun. Her şeyi ve herkes terk etmekten bir gram korkmadığım gün bugünmüş.

Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım, her yere aitmiş gibi davranırlar.

Olsun! Güzel günlerde bizi göremeyecek J



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder